28 Kasım 2009 Cumartesi

Doğu Anadolu'nun Düzeni

Kurban bayramının ikinci gününde hasbel kader kaptığımız çarşı izni ( ki bir daha olmaz )sayesinde naçizane karımın bana açtığı blog' a bir post daha eklediğim için kıvanç doluyum. (kıvanç yanlış anlama sakın)

Başlık olarak seçtiğim tümce ise İsmail Beşikçi'ye yıllarca hapse mal olan bir kitap adı. konuyla ilgili olan arkadaşlar zaten hemen ayıkmıştır. sonuç olarak giriş entel bir girişten de anlayacağınız gibi entel bir havamdayım. ....................................

Yaklaşık olarak 110 günü arkada bıraktık geride pek bir şey kalmadı. doğuda sert bir kış başlamak üzere. geceleri eksiye düşüyoruz. gündüzleri ise artı 5 celcius üstü bir sıcaklıkla pek karşılaşamıyoruz.

.....................................................................
......................................................

Daha bahsedilecek çok ayrıntı var ama zaman yok. Yolda olmak en çokta yolda durmak bir çok farklı olaya gebe.

Sonuç olarak bu son çarşım geriye kalan 40 kusür günü de noktada geçirip eve dönmeyi planlıyorum. Ayrıntıları ise blog'UN kapanış post'una saklıyor hepinize saygı ve selamlar yolluyorum.

Hatıraté

Yek

25 Kasım 2009 Çarşamba

Geliyor geliyor kocam geliyor :))


52... ne çok ne az...
ama şu bileti aldık ya... dünyalar benim bugün. 
bi bakmışım ocak, bi bakmışım yekta yine evde bir şeyleri devirmekle meşgul, bi bakmışım tekler'den değil esentepe eteklerinden ariyor... 

Yek'e 65 kala

şimdi yazabiliyorum ama yine de pir yazamayacağım sanırım. kendimi affettirmek için bir kaç cümle edebilirim ama hakikatten yazı ile bir sorunum var özellikle kendime dair bişileri yazı ile ifade etmeyi pek sevmiyorum sanırım o düşünceleri dil hapisanesine göndermek gibi geliyor oysa onlar canlı devingen...bi de ben sevmiyorum ya yani eğer yapabileceğim bi şey yoksa sevmiyorum o insanın yanında olmayı... ya ben senin askerliği ertelettim diyeceğim ya ben senin askerliği kısaltmanın bir yolunu buldum dieceğim ya da tümden seni askerlikten muaf tutturmayı başardım diyebilmeliydim...ne söylenebilir ki... geçer geçer demekten başka... 

neyse yaws uzatmayayım... ŞAFAK 65!!! evinin ve karının kokusu daha bi yakından gelmeye başlamıştır...bir şeyide itiraf edeyim ben şafak 65 dediğim sıralarda sanırım en çok sıcak sabun kokulu alafranga bir tuvalete yakın zamanda kavuşabileceğimin heycanını hissediyordum AMA eminim senin daha güzel heyecanların var...tadını çıkar!!!
geçmek üzere... geçmek üzere...
Sevgiyle
Atılım*
*Atılım taaa 13 gun önce atmıs, ben simdi gördüm :( 

24 Kasım 2009 Salı

54 53

abi dün 54 tün..yani sakarya..ama akşam uyuyakalmışım kaçırdım kendi plakamda yazmayı..
bari 53 te yazayım..
bugün 24 kasım..öğretmenler günü
yarın 25 kasım..büyük grev var..hayat duracak..perşembe arefe..cuma bayram..
günler geçiyor..bayramdan sonra son 6 haftaya girmiş olacaksın
bi de sen askerden sonra bizim gibi anne babanın yanına dönmeyeceksin..en güzel yanı da bu bence..yani sen bizim gibi yarım değil tam hürgeneral olacaksın
sevgiler selamlar..

23 Kasım 2009 Pazartesi

şükrannn şükrannn şükrannnn

manyaklıktan değil şeker böyle kendi adımı sayıklayışım. sadece sensiz ebruyla beyruta gidiyoruz diye kapris yapmadığın için öyle beyrutlular gibi sana teşekkür etmek istedim.

sen kendine iyi bak, karına ben bakıyorum merak etme:)))))

19 Kasım 2009 Perşembe

sosuke gel artıkkk

böyle koşucam,
böyle sarılcam.

12 Kasım 2009 Perşembe

K-erem'den...

Biliyosun yekta ben Mr Pink olmam ve sende biliyorsun bunun için kaç kişi birbirini öldürdü. öyle hamburger yerken de kandırılmam kolay kolay , yada milletin için emri vakilerle. Şimdi ben bir kola söylicem, bi tarafada not alıcam neleri nasıl yapıyorduk die. Şafaklarının az kaldığını biliyorum o yüzden yapacaklar konusunda sıkıntı çekmeyelim.
Takım elbisemiz var hamdolsun ama bu siyah diil, bizim elti nin düğünü için almıştık, ismini istersen bilmem halen söylemedin. Karşıma oturttun bu Mr elti dedin. Bak orasına itiraz etmedim ama düğünü çok sıkıcıydı, cat stevens taklidi yapan o adamın müezzin olduğunu söylediğinde bir acaip olmuştum. Aynı acaipliği tyler durden fıs git aynaya bak oğlum dendiğinde de hissetmiştim. Ben düğünde içki olmadığını söylediğin de bu kadar abartmamış olmamızı dilerdim. Mikrofon da seinfeild şakaları yapmazdım ozaman. Ama kameradan izlettiğin happy birthday şarkım efsane olmuş.
Güneş kremi ultra fikir. Van falan ,göl var, ancak o konuda biraz çekimserim, yani göl tamam ama biraz pipirikli adamım, yani o göle girenler falan vardır ve biliyorsun onlar senn benm gibi temiz insanlar diil. Yani su yutarsam ,bilirsin işte... bu fikrimi anlattım mr elti ye,eğer hepsini dinledikten sonraki yüz ifadesini göz önüne alırsak sadece güneşlenicez.zaten amaçta bu,bol bol ultraviole.
10. yıl marşı nı tamamen öğrendim, öyle ezberimden falan söylemiyorum sadece,denedim dolmuş lardaki ismail yk şarkılarına kavır bile yapabilir hale geldim. Yalnız bi kaç hece atlaması oluyor. Ancak mustafa sandal’ın “för üde var” ından sonra epey yıllar geçti ve özümsediğini/mizi düşünüyorum. Bi kere land down under ın üstüne yaptım peşinden aldanma – müslüm gürses in üzerine..Senin orda kapıda sarhoş taklidi yaparken insanlar çok rahat dalıp gidicekler bana.
Az kaldı yekta, Mr elti yle planlarımızda ki eksik tek madde vardı. Onundan üstünden geldik. Burdaki bi rus kız terzi arkadaşı mr elti ye asker uniformasını bulabilirmiş. 200€ istedi ,verdim. Bütün gece üstünde çalıştılar,aslına bakarsan kızın ölçü alışını begenmedim ve modelleme rezalet. Mr elti bana bunun en değerli uniformalardan biri olduğunu söyledi. Türkler rusyayı 1976 yıllarında işgal etmesinler die araya cem karaca girince, ruslar ın filarmoni orkestrasını türkiyeye göndermiş. Hani “bunları alın bize dokunmayın” gibi. Zamanın başbakanı demirel sıla hasreti çekmesinler die uniformanın üstlerine en büyük türkiye yazdırmış rusça. Bana sorarsan akıllıca ,hem asimile hem de kültürlerine saygı. 6 harfte hepsini yazmalarından anladımki sanskritçe’de harfler kelimemsi anlama geliyor. Şapkası komik bu arada. Alıp rus terzi kıza gittim, açıkcası nedir bu die. Hatun 200€ daha istedi. Üzgünüm ama mr elti nin iyi rol yapmasına bagladım tüm şansımızı.
Şarkı hazırlıkları ve uniforma hazır. Kapıda dediğin planı yürüteceğiz. Ben 10 .yıl marşını yüksek sesle okuyacagım bu arda herkes kapkara tipime bakıcaklar, mr elti benm dağda ki görev esnasında patlamadan sonra böyle olduğumu ve güneş yanıklarımı tedavi için getirdiğimizi ,konya dan s geldiğimi anlatıcam. 10. Yıl yerine rubai daha iyi olurdu die düşünmedim diil. Ancak plan senin planın.
Dönerken tek sorunumuzun senin kaçış planının olduğunu düşünüyorum yekta. Yanık tenli bir adam,asker uniformalı birisi, ve senle çok once sakladığımız zürafa başlı kanguru kıyafetimiz bence işlemez. Eğer kanguruyu giyeceksen uzun boydan dolayı zürafa kafası çok yaratıcı ama araba da yer problemi olabilir. Hem yolda neyşınıl ceğorafi izleyen kaç kişi bulıcaz da kaç kişi anlıcak kanguru çok uzunmuş die. Asıl seni çıkartırlarda zıpla derlerse şimdiden çalışmadığın için pişman olursun.
Plan için Mr elti araba kiralayacak, ancak 4 gün onceden yapacaklarmış. Mr eltinin üstündeki uniformayı begenmediği için rus terziye çok kızdı. Antalyada çalıştığı şirkete gidiceklermiş arabayla. Oldukça profosyonel; sonrada hemen sana gelicez. Eğer planın tutarsa içeri girip sana ulaşıp ,üstünü değiştirip kaçıcaz yekta. Askerlik çok zor anlıyorum, mr elti de aynı şeyi söylüyor yekta.
Sevgilerimle dostun Mr K

Onur Yazici gmail'den bildiriyor


Dön bebeğim

Çocukken en sevdiğim çizgi roman karakterleri arasında Hasbi Tembeler vardı. Tipini hatırlatmak için bir de fotoğrafını gönderdim. Yekta'nın askerde olması fikri benim gözümün önünde, Yekta'nın Facebook'taki o "uzun" fotoğrafına şapka takılması şeklinde belirmişti ilkin. Bu görüntüyü de biraz karikatürize edersek Hasbi Tembeler muadili bir şey çıkıyor meydaaana.

Şimdi Yektacım, "meydaaana" demişken sana yeni bir hesaplama yönteminden söz etmeliyim. Da Vinci'nin Şifresi'ni andırıyor. Sen hangi sene askerlik yaptın? 2009. 9'un yanındaaaki sıfırı sildiniz. 2'nin yanındaaaaki sıfırı da sildiniz. Toplayın, 11 eder. 2009'un içindeeeki sıfırları da sil. Kaldı mı 29! 11'le 29'u topla 40 yapar ve senin şu anda şafağının 40 olması lazım, değilse Bahçeli Teorisi'ni terör bölgesine gömmüş olursun. Bu da senin vatan borcunun ödendiğinin kanıtı olacaktır.

Şimdi ben aylardır neden bu bloga tek kelime bir şey yazmadım, o konuya geleyim. Askerdeki insan, unutulmaya mahkûm insandır. Askerden dönene kadar askerdir nazarımda. Askerden döndükten sonra da hiç askere gitmemiş gibi davranırım arkadaşım. Bence bir askere karşı alınacak en vicdanlı tutum budur, bu olmalıdır. Ben seni unuttum Yekta, döndüğünde haberimiz olsun Kadıköy'de sana güzel bir atmosfer yapalım. Sen askerdeyken burada yapacağımız ortamın sana bir faydası olmaz nitekim.

Vatan borcu konusuna geri döneyim. Zor oldu ama diplomanı aldın ailene olan borcunu ödedin. Şimdi tezkere alacaksın ve vatan borcunu da ödeyeceksin. Öğrenim kredisi aldın mı bilmiyorum, aldıysan dönünce de onu ödeyeceksin. Geriye borç morç kalmıyor. Artık kafana göre takılma vakti. Dön bebeğim hadi...

Onur Yazıcıoğlu

11 Kasım 2009 Çarşamba

66'yı kaçırmışım

şimdi ben, benim memleketlerden giderim diye bi konu attım ortaya ama 66 olan Yozgat'ı kaçırmışım bile...
gel de ıce tea paylaşalım bir an önce.

çok memleketli burcu.

K-eremden:

Yekta, bunu sana çok onceden yazmak isterdim,ama nutella ları yiyip yutıcağımız anlatacaklarım var sana,çok maziden kalma haberler, yani kahramanları yerine corc kluni ,bired pit koyduğunda gişeler kırıcak şeyler, ancak 12 sinden beri gün sayan sadece senin hanım diil bilesin...
zenginsen pecmurdelik, biliyorsan cahillik, farkındaysan umursamazlık, yaşıyorsan paspallık moda biliyorum.özlersinde bozmassın dilini..
benimkini ona vermelisin..
nutella larıda yaz bi kenara :)

Kerem Kucukoğlu 

VAN-65 (içimdeki kücük ceylan uyandı yine)

tam 65 gün sonra burdasın. evindesin. 
matematik yalan söylüyor! 100'e bakınca küçük, şafağa bakınca büyük gözüküyor. 
günler geçiyor da, kışa inat geceler bitmiyor. 
kafanı kaldırıp baktığın göl öylece aramızda duruyor. 
van'dan kalkan otobüslerin plakasında 65 yazıyor. 
yazdıkca arabesk, düşündükçe offf oluyor. 

4 Kasım 2009 Çarşamba

zoraki kariyer annesi'nden YEK'e

Yek Merhaba,

Askere ne yazılır bilirim aslında ama birden ne diyeceğimi bilemedim:)

Haberlerini zaman zaman Ebru'dan alıyordum ama bloga girmek bu güne kısmet oldu.
Sabah 7 aksam 8 calistigini duydum, bosver yorgunluk iyidir, uyku yapar, uyuyunca zaman gecer!
Benim de durumumum benzer sayılır sadece gündüz mesaisine (sabah7 aksam 7) ilave bir de gece mesaisi var (aksam 7 gece 12) gibi. Bir de tabii anlayabileceğin gece nobetleri oluyor gecede 2 kez, "cis" ve "tarcinin gozleri acilmişşş!" gibi.


Tamam tamam kendimi acındırmak için yazmadım. Her anne gibi kanım, kalemim yavruya akıyor napayım:)

Ben de surekli seyahat ediyorum, ilginç kompozisyonlar oluşuyorlar. Yarın Malatya sonra Paris.. gibi:) sizin de seyahat planlarınızı duydum kıskandım. Gidin artık su Arjantine!

Internette varolmayan biri olarak sen gelmeden yazabildiğim için gururluyum, mutluyum,
İlginç dialoglar keşfedişini, temizlik hallerini ve Ebru'yu mıncıklayısını ozledik!
sevgiler,
isil