25 Ocak 2010 Pazartesi

e simdi ne olcak?

:)

16 Ocak 2010 Cumartesi

teskere enerjisi istanbul'a yayılıyor


Yelda'nın çalışmasını gururla paylaşırım. (kendisi sisteme üye değil)

saat, saatlerdir 10.12 :(

14 Ocak 2010 Perşembe

10 Ocak 2010 Pazar

onur'un son mektubu

Yekta, güzel kardeşim;

 

Bu iş biraz fazla uzamadı mı? Yaklaşık olarak bundan 60 gün kadar önce Ebru uyandırmasa seni unutmuş gitmiştik. Blog takipçisi olunca ben de mecburen senin şafağını takip etmek zorunda kaldım ara ara. Hayatımda ilk defa kendiminkinin dışında bana şafak saydıranlar utansın. Kendi şafağımı saydıranlara ise ben hâlâ saydırıyorum. Facebook'a her gün bir mesaj iniyor, "15 kaldı, 12 kaldı" falan diye. En son da Oğulcanların mesajı görünce "dur" dedim kendi kendime. Benim bir Yekta mektubum daha olsun dedim. Madem şafağını takip ediyoruz, mektubumuzu da yazalım değil mi?

 

Önceki mektuplarımda, aynı İbrahim Sadri edasıyla "sen içerdeyken ben, vita kutusunda bitki yetiştirdim" türünden bazı olaylardan söz etmiştim. Şimdi biraz daha değişik bir konuya temas edeyim. "Sen içerdeyken biz her hafta halısaha maçı yaptık reis." Ali Güler, ısrarla kalecilik yaptı ve sanki ortamın tek kalecisiymiş tadı yakaladı. Kaleci sorununu çözsen çözsen sen çözersin. Haftaya salı akşamına yetişmiş olamıyorsun ama bir sonrakine gelebilirsin. İstersen seni özel uçakla aldıralım. Kalenin üst direğinden daha uzun bir kaleciye ihtiyacımız var. Eğer askerde seni kısaltmadılarsa, ki mümkündür, sen bize lazımsın.

 

Şimdi askerdeki son günlerine ilişkin birkaç öneride bulunayım. Benim tezkereme 1 hafta kala, elemanın birinin de atıyorum 3 günü kalmıştı. Herif gideceği güne kadar geceleri ranzaların tepesinde tepinmişti, "geçmeyooooo, geçmeyooooo" diye bağırıyordu. Seninki geçiyor mu acaba? Yoksa sende de bir Stockholm Sendromu oluştu mu? "Alıştım buraların çiçeğine, böceğine, mıntıkasına, ictimasına" diye yerlere paspas atıyor olabilirsin. Geçecek. Hepsi geçecek. Eğer akıl sağlığını koruyabildiysen oralarda, döndükten sonraki 1 ay içinde "neydi lan o elemanın adı" derken bulacaksın kendini. Sonra oradaki elemanların hepsini bir bir unutacaksın. Akşam ictimasından sonra bir avluya çık, bak. Orada gördüğün askerlerin çoğu 1 yıl sonra orada olmayacak. Ne acayip değil mi? Şu anda gündeminde olan şeylerin çoğu anlamsız zırvalıklar, ama ne zamana kadar? Son güneş doğana kadar. Hadi sıkıldık artık bu blog işinden de, senin şafağını saymaktan da...

 

Dön bebeğim.

8 Ocak 2010 Cuma

daha 11 varmış...

ilk ona girmeyecek herhangi bir yazı yazmayı reddediyorum şu noktada.
1-2 güne tekrar yazarım(babamın da selamı var).

haftaya.. buluşalım haftaya..

Yek Selam,

Günlerdir 11 kalayı yazmaya çalışıyorum. Şimdi yazabiliyorum, gecelerim anlı şanlı Bozüyük günü için neler yazabilirimi düşünmekle geçti.

Söylememe gerek var mı bilmem, 11 dünyaca ünlü ilçemiz Bozüyük’ün plakasıdır.
Şimdi Bilecik diyenler olacak cahilliklerine vereceğim zira bunun hikayesini bilmeyeni kınamak gençlik yıllarının aşkında kaldı.

Ama bakın yine tutamıyorum kendimi yazıyorum. Asıl gelişmiş olan bölge Bozüyük’tür. Bilecik sadece çevredeki köylere uzaklık açısından ortada kaldığından bir de tabii Osman Bey’in hatırasına il olarak seçilmiş fekat tarih her zamanki gibi güçlüyü, büyüğü yaşatmış, küçüğü harcayıp geçmiştir. Bugün Bozüyük cümle alemin dilindedir ve gece ziyaretlerine gelen Eskişehir’li öğrencilerin kalplerine taht kurmuştur.

Neyse geyiğin ötesinde Bozüyük’ün en güzel yanı nedir biliyor musun?
Büzuyük'ün en güzel yanı; onu geçmektir!

Seni tek haneli sayılara verecek olması güzel olan.

Eminim cebinde tonlarca hikaye ile gelecek ve ömür boyu da anlatacaksın. Ne de olsa uzmanlık alanında master yaptın sayılır. Gerçi seni fahri doktora ile taçlandırırlardı tüm referanslarını kullansaydın ama..


Hikayelerini özledik..
Sevgiler,
isil

7 Ocak 2010 Perşembe

ben de yazacaam...

heloo yek..

gelmene az kaldı.. tam olarak ebru gibi olmasa da biz de (esentepe ve gayrettepe sakinleri olarak) senin geleceğin günü 4 gözle bekler olduk.. helecan silsileleri..

geçen gün yani salı günü cahit'in doğum gününü kutladık esentepe eteklerinde.. baya bir kalabalıktık..e tabi mevcut 10'u geçince mecbur balabana başvuruldu ama sen olmadan balabanların bile tadı çıkmıyor yekta.. hadi gayri gel..

neyse ki geri sayım başladı..

ground control to major tom..

4 Ocak 2010 Pazartesi

12

her gün bir saat olsa yine çok!